Bugüne kadar sağlık iletişiminde dijitalin kullanımıyla ilgili pek çok yazı yazdım. Kiminde fırsatlara işaret etmeye çalıştım, kimisinde de fikirsiz teknolojinin beyhude bir çaba olduğunu anlatmaya. Bugünkü yazım da sağlık iletişiminde mobilin kullanımı üzerine. Daha doğrusu mobilin (akıllı telefonlar başta olmak üzere online tüm taşınabilir cihazlar olarak ele alabiliriz) sağlık iletişiminde ne derece önemli bir çıkış noktası olabileceği hakkında.
İlk dokunmatik ve yüksek çözünürlüklü ekranlı telefonun lansmanının üzerinden henüz on yıl geçmemişken mobilin bulunduğu nokta, önümüzdeki on yılda konunun gelebileceği yere dair önemli ipuçları veriyor. Öncelikle mobil her geçen yıl kararlı bir şekilde büyüyor. Türkiye’de tek bir kaynak olmasa da birkaç kaynaktan araştırdığınızda ve ortalamaları değerlendirdiğinizde akıllı telefon sayısı 20 milyonun üzerinde çıkıyor. Ortalama 3 kullanıcıdan biri akıllı telefon üzerinden data kullanıyor. Ortada 20 milyonluk bir kullanıcı pazarı varken ben bu yazılımı yazdım ama, hedef kitlemin acaba yaptığım yazılımı açacak cihazı var mı sorusu da yavaş yavaş ortadan kalkıyor.
Belli bir dönem, dev firmaların yarıştan kopmamak adına geliştirdikleri ve dörde beşe çıkan platform sayısı da ios ve android olarak ikiye inmiş durumda. Dolayısıyla kafalar 3 sene öncesine göre çok daha net.
Peki şimdi sırada ne var? Elbette yeni projeler geliştirmek ve denemek var. Araştırmak, okumak, başkalarının bilgi birikiminden yararlanmak var. Yaratıcı olmak var. Kullanıcılardan geri dönüşler almak var. Hata yapmaktan korkmamak var. İlk ve öncü projelerde deadline baskısıyla değil, üretim baskısıyla ilerlemek var.
Onlarca farklı sektörle çalışan bir ajansın başkanı olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki sağlıkiletişiminin diğer pek çok sektörden çok daha inovatif, yenilikleri daha hızlı gören ve uygulayan bir yapısı var. Ancak dezavantajı ise aşırı satış baskısıyla hareket edilmesi ve hemen hiçbir projeye uzun soluklu bakılmaması. Bu da sektöre çok fazla hata yaptırıyor. Ve pek çok yatırımın, kaynağın boşa gitmesine neden oluyor.
Günümüzde Tıbbi Satış Sorumlularının, hekimlere iletecekleri mesajları yaratıcı ve kalıcı yolla vermelerini sağlamanın ötesinde farklı yaklaşımlar da gerekiyor. Artık önemli olan hedef kitlelere doğru medya karması üzerinden ulaşmak. Yani hem dijital / mobil projelerle hem de kongreler, toplantılar ve TSS’ler üzerinden mesajlar iletmek ve toplam marka algısını devam ettirmek en sağlıklısı.
Tüm trend takipçileri biliyor ki gelecekte mobil, başlı başına en büyük mecra olacak. Çünkü mobil, diğer tüm mecraları içinde ve bir arada barındırma iddiası ile büyüyor. Ve bunu yapmayı başarıyor. Üstelik bulunduğunuz yere ve size özelleştirilmiş olarak.
Yani İstanbul Beşiktaş Yıldız Mahallesi Sait Çiftçi Devlet Hastanesi’nde olduğunuzu anlıyor ve size buna göre mesajlar iletiyor. Hatta soru soruyor ve anında verilen yanıta göre size içerik sunuyor. Teknoloji tüm bunları yapabiliyor. Peki ya ilaç firmaları bunu yapabiliyor mu?
İşte bu noktada tam bir yumurta tavuk ilişkisi başlıyor. Marka Müdürleri ve firmalardaki diğer pazarlama projelerinden sorumlu ekipler mobile yapacakları yatırımın karşılığını hemen görmek istiyor. Üstelik bugüne kadar kurulmuş plansız ilişkiler ve hekimlerden onlarca kez farklı farklı projeler ve ürünler için alınmış izinler nedeniyle bir kez de mobil için izin alınması konusu hemen herkesin gözünde büyüyor.
Bunların yanı sıra 3, 6 aylık proje planlamaları mobil bir projenin başarılı olup olmadığını saptamak için çoğu zaman yeterli gelmiyor. Ya da başarılı olunsa da ikinci seneye neredeyse hiçbir zaman kaynak ayrılamıyor.
Olayın tavuk tarafını konuştuk, peki yumurta boyutu nedir diye soracak olursak; yapılan projenin firmaya katma değerinin çok iyi planlanması gerekiyor. Özellikle hekimlere yönelik olarak yapılan çalışmalarda fonksiyon, içerik, fayda, güncellik ve tekrar yararlanım/sadakat konuları tam olarak çözülmesi gerekiyor. Bunu yüzde yüz olmasa bile (ki öyle bir proje henüz dünyada yapılmadı) hedeflerden biri olarak koymak gerekiyor.
Mobilde daha çok proje yapmaya ve daha çok araştırmaya ihtiyacımız var. Yani diğer tüm mecralarda zamanında ve bugün olduğu gibi deneysel işler yapmalıyız. Kullanıcıları daha iyi tanımalıyız.
Her zaman ifade ettiğim gibi, sağlık iletişimi sektörüne özel bir diğer sıkıntı da yenilikçi olsun ya da olmasın gerçekleştirilen projelerin çoğunun kişilere endeksli ve kısa vadeli olması. Sağlık İletişiminde bugüne kadar 3 yıl sürecek bir proje fikri ve kurgusu istiyoruz briefi ile en fazla bir elin parmakları kadar karşılaşmışımdır. Bu azınlık durumunun dışında genellikle dijital projeler, belli bir durum, özel bir gün, kongre, toplantı, lansman vb dönemler için planlanıyor ve kısa vadede büyük sonuçlar bekleniyor.
Bu durum, pek çok projede uygulanabilir gibi görünse de özellikle dijital ve mobil gibi yatırım yapılması ve zaman tanınması gereken alanlarda büyük ve başarılı işlere imza atılabilmesinin önünü tıkıyor.
Mobilde başarılı iş sonuçlarına ulaşabilmek için ilk önerim, içeriğe ve uygulamaya hakim profesyonellerle çalışılması.
İkincisi kısa vadede ve tek seferde mutlak başarı beklenmemesi, adım adım ilerlenmesi.
Üçüncüsü cesur olunması, eski ve kulaktan dolma bilgilerle yaratıcı fikrin ve başarıya ulaşabilecek projelerin önünün kesilmemesi. (Yakın zamana kadar kim kullanır bu cihazı, kim indirir bu uygulamayı diyerek çok sert eleştiriler yapılabiliyordu. Ama günümüzde Youtube, Twitter, Instagram, Vine, Snapchat gibi projelerin milyarlarca dolara alıcı bulması ve çok geniş kitleler tarafından kullanılması nedeniyle artık kimse bu olmaz ya da bu tutmaz diyemiyor. Diyenlere de şüpheli gözlerle bakılıyor.) Dünya tarihinde belki de ilk kez, ileri görüşlülerin hakim olduğu bir alan var. Dijital ve mobil iletişim.
Dördüncüsü pazarlama bütçelerinden dijitale ve mobile düzenli olarak pay ayrılması. Eğer bunu bugün yapmazsanız, ileride kendinizi çok daha büyük rakamları minimum tecrübe ile harcamak durumunda bulabilir üstelik rekabette geride kalma riskini de almış olabilirsiniz.
Bu yazıdaki fikir ve görüşlerin siz değerli okurların pek çoğu tarafından bilindiğini tahmin ediyorum. Ama mesele bunları sürekli göz önünde bulundurmakta ve uygulamak için mücadele vermekte. Sevgilerimle…
Leave a Comment