Sayın Berkman, öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz? İlaç sektörüne ne zaman girdiniz?
Neden bu sektörü seçtiniz?
Merhaba, İstanbul doğumluyum. Kimya Mühendisiyim. 26 yıl önce çalışma hayatına başladım. İlk 10 yıl hızlı tüketim ürünleri sektöründe çalıştıktan sonra, 16 yıl ilaç ile devam ettim.
İlaç sektörü insan hayatına katkısı ve inovasyon odağı nedeniyle beni çekti ve çekiyor 🙂
İş bakış açınızı özetlemek için bir film repliğinden alıntı yapsanız ne dersiniz?
Film repliğinden olmasa da Duygu Asena’nın bir kitabından alıntı yaparsam: ”Hiçbir şey uzaktan göründüğü kadar zor ve çirkin ya da kolay ve güzel değil.”
Yönetici olarak yurt dışında da çeşitli görevlerde bulundunuz, bu görevlerden ayrılıp Türkiye’ye dönerken yanınızda getirdiğiniz en değerli cümle/alışkanlık nedir?
Tavrınız olsun… Tarzınız olsun… Hedefleriniz olsun… Prensipleriniz olsun… Çizginiz olsun… Farkınız olsun…
Velhasıl siz, siz olun. Dünyanın neresine giderseniz gidin.
İklimi öğrenin, doğru davranın ama temel özelliklerinizi güçlü tutun.
Ekibinize birini dahil ederken en dikkat ettiğiniz 3 özellik nedir?
Öğrenme kapasitesi, pozitif bakış açısı, kendisini aşma ihtiyacı.
Kısa süre önce Amgen Türkiye’ye Genel Müdür olarak geldiniz.
Bu görevde başarmayı planladığınız şey nedir? Tek bir cümle ile ifade edebilir misiniz?
İnsanların kendilerini iyi hissettiği, huzurlu bir iş ortamı yaratmak ve ekibimle birlikte, Amgen’i Türkiye’de çok daha yukarı noktalara taşımak dünyada olduğu gibi.
Şu an dünyanın en büyük taksi (ulaşım) şirketinin hiç taksisi yok. Dünyanın en büyük ev kiralama şirketinin hiçbir dairesi yok. Peki sizce geleceğin ilaç firması nasıl olacak?
Bilginin önemini görebilen ve bu bilgiyi çok daha iyi kullanabilen, Biyoteknoloji başta olmak üzere teknolojiye yatırım yapan, hastalıklara daha kişisel ve bütünsel bakabilen firmalar olacak. Üstelik bu firmaların sadece ilaç kökenli firmalar olması da gerekmiyor. Bugünden sağlık alanına ciddi yatırımlar yapan Google, Apple, Samsung gibi dev firmalar geleceğin ilaç firmalarını rekabetçi duruşları ile etkileyecek ve ilham verecek.
Türkiye’de sağlık hizmetleri konusunda şöyle bir hayalim var: …. diye başlayan cümlenin devamı sizce ne olurdu?
… güncel erişim seviyesinin, yüksek kaliteden ödün vermeden devam etmesi.
Türkiye’de hekimlerle ilaç firmaları arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu olimpiyatlardaki bir spor dalıyla örneklendirseniz hangisi olurdu?
Tabii ki bayrak yarışı… Sağlık hizmetinde firmalar, hekimler ve tüm sağlık personeli ve hükümet ayrılmaz üçlü.
Bildiğimiz kadarıyla siz önceden FMCG firmasında da çalıştınız.
Sizce FMCG ile ilaç firmalarının sağlık iletişimini ele alışları arasında fark var mı ya da son yıllarda fark kaldı mı?
İlaç, FMCG’ye göre çok daha regüle bir sektör. Ürün bazlı olarak doğrudan tüketiciye ulaşmak mümkün değil. Ancak diğer yandan hastalık bilinçlendirmesi konularında pek çok iletişim imkanını da barındırıyor. Diğer yandan hekimlerle iletişim olanakları da eskisine göre daha sınırlı.
Geçmişte FMCG alanında çalışmış biri olarak şunu da söyleyebilirim; bu alanda, örneğin diş macunu, sağlıkla ilgili olarak bir mesaj vermek istediğinizde çok daha özgürsünüz.
Elbette bu mesajlar bir ilaca göre daha soft mesajlar.
Sağlıklı yaşam ve hastalık bilinçlendirmesi konusunda Türkiye’de halka yönelik olarak yapılan kampanyaları incelediğinizde aklınıza ilk gelen projeler hangileri?
Zamanında yapılan 12/8 Tansiyon Projesi aklımdadır. Amgen’in Biyoteknoloji için El-Ele projesi de harika.
Sizce dijital iletişim kanalları, hekimlerle iletişimde yeterince kullanılabiliyor mu?
Bu konudaki gelişmeleri ve geleceği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yurtdışındaki görevimde bu temel odağımdı. Gelişim alanı çok. Hekimlerimiz bilgiyi 40 kat daha fazla dijital kanallardan alıyor. Dijital iletişim artmalı ancak içerik de yüz yüzeye göre farklı olmalı. Bu konu tek başına bir röportaj konusu diyebiliriz.
Sizin ailede sağlık konularıyla kim ilgileniyor? Evde sağlıklı yaşamla ilgili bir motto üretseniz (belki de hali hazırda vardır) ne olurdu?
İlaç şirketinde çalıştığım için bana yarı doktor muamelesi yapılıyor 🙂
Ben de zaten sağlık konularına çok meraklıyımdır. Aile içindeki mottomuz; fiziksel, ruhsal ve zihin sağlığı bir bütündür, hepsini hoş tutalım 🙂 Zira hepsi birbirini etkiliyor…
Son bir soru, bu röportajdan keyif aldınız mı? Bu köşede gelecekte yer alacak konuklarımıza bir mesajınız var mı?
Öncelikle kısa cevap, en güzel cevap diyebilirim. Bu röportaj da bana bunu sağladı. Elbette uzun zamandır tanıştığımız için görüşmekten de büyük mutluluk duydum. Bu röportaj Amgen’deki yeni görevimde yer aldığım ilk görüşmelerden biri. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Tamer Bey’in kahveleri muhteşem. Diğer konuklarına da bu güzel sohbete katılmalarını öneririm.
*Bu yazı ilk olarak Workshop Dergisi’nde yayımlanmıştır.
Leave a Comment